SİNCAN 1 ve 2 NUMARALI YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU
SİNCAN 1 ve 2 NUMARALI YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU
MART 2025
GİRİŞ
Türkiye genelinde ilgili yasaya göre kurulmuş 22 adet yüksek güvenlikli hapishane mevcuttur. Sincan Hapishane Kampüsü’nde ise Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli ve Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli olmak üzere iki adet yüksek güvenlikli hapishane bulunmaktadır.
Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları; 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 9. Maddesinde; “(1) iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasların geçerli olduğu sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesisler” olarak tanımlanmıştır.
Aynı zamanda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar ile süresine bakılmaksızın, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan; insanlığa karşı suçlardan (madde 77, 78), kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82), uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188), devletin güvenliğine karşı suçlardan (madde 302, 303, 304, 307, 308), anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315), mahkûm olanların cezalarının bu kurumlarda infaz edileceği düzenlenmiştir.
Türkiye’de mevcut olan hücre tipi hapishaneleri olarak da adlandırdığımız F Tipi hapishaneler de yüksek güvenlikli hapishaneler olarak isimlendirilmektedir; ancak Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, hapishane tiplerine ilişkin yaptığı ayrımda F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishaneleri, Yüksek Güvenlikli Hapishanelerden ayrı bir tip olarak düzenlemiştir.
Bu sebeple raporumuzda yer vereceğimiz yüksek güvenlikli hapishanelerin tarihinin yeni yakın döneme işaret ettiğini söylemek mümkündür.
Yüksek Güvenlikli Hapishaneler faaliyete başladığından bu yana birçok bölgede, çeşitli hak ihlalleri tespit edilmiştir. Meydana gelen hak ihlallerinin bir kısmının genel hapishane ve kapatılma alanlarında gerçekleşen ihlallerle ortaklaştığı görülmekle birlikte, bir kısmınınsa yüksek güvenlikli hapishanelere özgü infaz politikasının sonuçları olduğu değerlendirilmiştir.
Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi ve Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinden gelen başvurular ve Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde hapishane koşulları sebebiyle mahpuslar tarafından başlatılan eylemler nedeniyle; her iki hapishaneye 12 Mart 2025 günü heyet ziyareti gerçekleştirilmiştir. Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Sağlık Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi, TUHAD-FED Ankara Temsilciliği ve DEM Parti milletvekillerinden oluşan heyet, hem mahpuslarla görüşme gerçekleştirmiş hem de sorunlarla ilgili olarak hapishane idaresiyle görüşmeler yapmıştır.
RAPORUN AMACI
Rapor ile Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi ve Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde yaşatılan hak ihlallerini tespit etmek, tespit edilen hak ihlallerinin sonlandırılması için ilgili İdare ve Bakanlıklar nezdinde gerekli girişimlerde bulunmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve hak ihlallerinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin etkili soruşturulmasını sağlamak amaçlanmıştır.
YÖNTEM
Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde 19 mahpus, Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde ise 12 mahpus ile görüşülmüş, heyette bulunan sağlıkçılar tarafından Sincan Hapishanesi Kampüs Hastanesi gözlemlenmiş, tüm bu görüşmeler ve gözlemlerin akabinde hapishane idareleriyle ayrı ayrı görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu raporda avukatlar, sağlıkçılar ve milletvekilleri tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen görüşmeler ve gözlemlerden edinilen bilgiler kullanılmıştır.
MAHPUS BEYANLARI
Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde yapılan görüşmelerde;
Mahpus A.A.; ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü ve diyabet hastası olduğunu, tek kişilik odalarda kaldıklarını, odalarda 3 adet tel olduğunu, tellerin içeriye hava ve güneş girişini engellediğini, kurumun yasakçı bir zihniyetle idare edildiğini, kursların yapılmadığını, atölyeye çıkarılırken eğitim biriminin denetiminden geçen kitapları birbirlerine vermelerinin engellendiğini, kurumlara gönderilmek üzere hapishane idaresiyle ilgili sorunların yazıldığı mektuplara el konulduğunu ve gönderilmesinin engellendiğini, diyabet hastası olduğu için diyet yemek verilmesi gerekirken herkese verilen yemeklerin verildiğini, kantinde radyo satılmadığını, satılanların da toplandığını, Ferhad Musa isimli mahpusun oda araması sırasında infaz koruma memurları tarafından darp edildiğini, hastaneye sevklerin geç yapıldığını, randevuların 7-8 ay sonraya verildiğini, adli mahpuslardan birinin intihar ettiği iddiasının olduğunu,
Mahpus E.B.; ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olduğunu, tek kişilik odalarda kaldıklarını, havanın içeriye girmesini engelleyen tel örgülerin olduğunu, tel örgülerin kaldırılması talebiyle başlatılan bir takım eylemler sebebiyle disiplin soruşturmaları açılıp ceza verildiğini, infaz hakimliği ve ağır ceza mahkemelerinin kendi itirazlarını değerlendirmeyip disiplin kurulu kararlarını onayladıklarını, atölyeye ayda 3 kez çıkarıldıklarını ancak birbirlerine eşya vermelerinin yasaklandığını, 3 katlı modüllerin orta katında tutulduklarını, alt ve üst katında farklı suç grubundan ceza alan kişilerin olmasının kendileri için güvenlik sorunu oluşturduğunu, Kürtçe kitaplara el konulduğunu, infaz koruma memurlarının provakatif davranışlarda bulunduğunu, menisküs yırtılması olduğunu ancak 6 aydır MR çekimine götürülmediğini,
Mahpus H.T.; kendisine gönderilen 6 adet Kürtçe kitaba (dengbej seti) içeriğinde “Cumhuriyetin Kürtleri asimile ettiği” yazıyor olması sebebiyle el konulduğunu, odalarda bulunan tel örgülerin hava ve güneş girişini engellediğini, başlatılan disiplin soruşturmalarında Kürtçe savunma yapma taleplerinin reddedildiğini, hiç kurs olmadığını, Vahyeddin Sarı isimli mahpusun doktor tarafından reçete edilen vitamin ilaçlarını satın almak zorunda bırakıldığını,
Mahpus E.E.; 2011 yılının sonlarından bu yana yaklaşık 14 yıldır hapishanede bulunduğunu, son dönemlerde kötü hapishane koşulları, yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleler karşısında taleplerini dile getirmesi sebebi ile 11 gün hücre disiplin cezası ile tecziyesine karar verildiğini, yaklaşık bir buçuk yıl önce safra kesesinin alındığını, bunun yanı sıra hemoroid, bel fıtığı ve göz sorunlarını içeren sağlık problemleri bulunduğunu, yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleler olduğunu,
Mahpus A.A.; son dönemlerde kötü hapishane koşulları, yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleler karşısında taleplerini dile getirmesi sebebi ile hücre disiplin cezası ile tecziyesine karar verildiğini, itirazı üzerine dosyanın infaz hakimliğince onaylandığını, yaklaşık beş ay önce mide endoskopisi yapıldığını, doktor kontrolü ve tedavi takibi yapılması gerekirken geçen sürede hastaneye götürülmediğini, mide sorunlarının devam ettiğini,
Mahpus S.A., H.U.Ö.; son dönemlerde kötü hapishane koşulları, yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleler karşısında taleplerini dile getirmesi sebebi ile birden fazla farklı disiplin cezası ile tecziyesine karar verildiğini,
Mahpus Ş.M.; son dönemlerde kötü hapishane koşulları, yaşanan hak ihlalleri ve kötü muameleler karşısında taleplerini dile getirmesi sebebi ile birden fazla farklı disiplin cezası ile tecziyesine karar verildiğini, hayatını etkileyecek herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını, Suriyeli olması sebebi ile evliliğinin Türkiye’de geçerli olmadığını, ekonomik olarak imkansızlıklar yaşayan Gaziantep’te mukim olan eşi ve iki kız çocuğunun görüşçü olarak ziyaretine gelemediğini,
Mahpus B.A.; 28 Ocak 2025 tarihinden itibaren pencereye ek bir tel çekildiğini, mevcut demirlik dışında iki katlı tel bulunduğunu, bu nedenle hücreye ışık girişinin tamamen engellendiğini ve aydınlıkla olan iletişimin kesildiğini, hapishanedeki sorunlara karşı eylem halinde olduğunu, günlük olarak dört defa beşer dakikalık kapı vurma eylemi gerçekleştirdiklerini, hapishane idaresi tarafından hastaneye sevkinin gerçekleştirildiğini; ancak sevkin keyfi olarak ertelendiğini ve iptal edildiğini, yalnızca Birgün gazetesine erişebildiğini, talep ettikleri birçok gazeteye erişemediklerini, Kürtçe kitapların verilmediğini, birçok kitabın idare tarafından keyfi olarak sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle teslim edilmediğini, süreli hapis cezası bulunmasına rağmen kendisine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tabi kişilere uygulanan infaz koşullarının dayatıldığını,
Mahpus B.E.; hapishane mimarisinin kişiyi tamamen izole eden bir yapıda olduğunu, bireylerin dış dünyayla temasının en aza indirildiğini, 28 Ocak 2025 tarihinden itibaren pencereye ek bir tel çekildiğini, mevcut demirlik dışında iki katlı sık ve küçük delikli tel bulunduğunu, bu nedenle hücreye ışık girişinin tamamen engellendiğini ve aydınlıkla olan iletişimin kesildiğini, güneş ışığının koğuşlara girmediğini ve özellikle astım, bronşit gibi solunum rahatsızlıkları olan mahpuslar için ciddi sağlık sorunları yarattığını, hapishane yönetimi tarafından keyfi disiplin soruşturmalarının açıldığını, örneğin havalandırmaya ağzında sakız ile çıkması nedeniyle hakkında tutanak tutulduğunu, 1 Mayıs günü havalandırmada türkü söyleyerek 1 Mayıs’ı kutlaması sebebiyle disiplin soruşturması başlatıldığını, disiplin soruşturmaları sırasında anadilde savunma hakkının tanınmadığını, tercüman sağlanmadığını ve tercüman talep edilmesi halinde ücretin kendisi tarafından karşılanmasının istendiğini, anadilde savunma talebinde bulunan mahpusların, kütüphaneden Türkçe kitap aldıkları gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, hastaneye sevklerin yapılmasına rağmen idare tarafından keyfi olarak ertelendiğini ve iptal edildiğini, hastaneye sevk için kullanılan ring aracı koşullarının insanlık dışı olduğunu, mahpusların tutulduğu alanların hijyenik olmadığını, ağır idrar ve diğer kötü kokuların bulunduğunu, yalnızca Birgün gazetesine erişebildiğini, diğer muhalif gazetelerin kendisine ulaştırılmadığını, Kürtçe kitapların verilmediğini ve birçok kitabın idare tarafından keyfi olarak sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle teslim edilmediğini, daha önce atölye odalarına kitap götürülmesine izin verilirken, yaklaşık üç aydır kitap götürmenin yasaklandığını, mahpuslara ayrımcılık yapıldığını, mahpusların sorunlarını iletmelerine rağmen görmezden gelindiğini, manipülatif şekilde farklı yönlere çekildiğini, çözümlerin ertelendiğini, hapishane sorunlarına dikkat çekmek amacıyla günlük olarak dört defa beşer dakikalık kapı vurma eylemi gerçekleştirdiklerini, eylemler sebebiyle hakkında dört adet disiplin soruşturması açıldığını, spor faaliyetleri dışında herhangi bir atölye çalışması veya sosyal etkinlik olmadığını, mahpusların günde yalnızca 1 saat 30 dakika havalandırmaya çıkarıldığını, süreli hapis cezası bulunmasına rağmen kendisine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tabi kişilere uygulanan infaz koşullarının dayatıldığını, yemeklerin hijyenik olmadığını, aşırı yağlı ve sağlıksız olduğunu, mahpusların bu konuda yaptığı şikayetlerin idare tarafından görmezden gelindiğini, yaklaşık iki ay önce yemeklerden kaynaklanan bir zehirlenme vakası yaşandığını, mahpusların büyük çoğunluğunun zehirlendiğini ancak idarenin bu durumu örtbas ettiğini, mevzuata göre mahpusların radyoya erişim hakkı bulunmasına rağmen kendisine radyo verilmediğini, mahpusların yalnızca üç kitap alabildiğini ve iki hafta süreyle kullanabildiğini, bu sürenin uzatılması ve kitap sayısının artırılması gerektiğini, yılda bir defa psikolog ile görüşme yapılabildiğini, psikolog değerlendirmelerinde faaliyetlere katılım olmaması nedeniyle hakkında olumsuz raporlar düzenlendiğini, ancak hapishanede herhangi bir faaliyet bulunmadığı için bu değerlendirmelerin haksız olduğunu,
Mahpus V.S.; geçmişte odalarda aralıkları geniş olan bir tel örüldüğünü, 1-2 sene bu şekilde kaldıktan sonra şimdi üzerine aralıkları daha dar olan bir tel örüldüğünü, güneş ve hava geçirmediğini, hapishane idaresinin kararı olmadığını ve merkezi bir kararla tüm YGC’lerde bunun gerçekleştirildiğinin iletildiğini, koridorlarda atölye odalarının yer aldığını ancak haftada bir gün iki saat açıldığını, atölyelerin içerisinde herhangi bir alet, ekipman vs. yer almadığını, önceden atölyelere kitap ve yiyecek, içecek vs. götürebildiklerini ancak artık izin verilmediğini, haftada bir saat spora çıkarıldıklarını, hapishanede 26. senesi olduğunu, günde bir buçuk saat havalandırmaya çıktıklarını, kemik erimesi ve kemiklerinde kireçlenmeden muzdarip olduğunu, doktorun hastalığı için güneş görmesi gerektiği yönünde görüş verdiğini ancak hapishane koşulları sebebiyle mümkün olmadığını ve bu sebeple hastalığının ilerlediğini, yakın zamanda TİHEK’e YGC’de tecrit konulu bir başvuruda bulunduğunu, TİHEK’in YGC’lerin mimari yapısının bu şekilde olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verdiğini, TİHEK’in hapishaneye ziyarete geldiğini, bulaşık deterjanı kaynaklı ellerinde ciddi alerjik reaksiyonlar yaşadığını, kurum doktorunun alerjik reaksiyonlar için eldiven kullanması gerektiği yönünde görüş vermiş olmasına rağmen uzman doktordan görüş alması gerektiğinin iletildiğini, uzman görüşü almak için doktora gittikten sonra eldiven temin edebildiğini, akabinde idare tarafından mahpusların eldivenleri “amaç dışı kullanıldığı” gerekçesiyle eldivene tekrar el konulduğunu, bu sebeple bulaşık yıkayamadığını, Şubat ayının son haftasından önce odalara ikinci tel takılması, aynı suç grubundan mahpuslar ile beraber kalamama vb. şeklinde uygulamaları ve hapishane koşullarını protesto etmek amacıyla dilekçeler yazma, atölyeye çıkmama, yemek almama, kapı dövme gibi eylemler yapıldığını, eylemlere katılmadığı halde hakkında disiplin soruşturması açılanlar olduğunu,
Mahpus Y.C.; SSR hastası olduğunu, 9 ay önce Elazığ hapishanesinden tedavi amacıyla bu hapishaneye getirildiğini, 9 ay boyunca hastalığından kaynaklı gözünde yaşadığı sorunlar sebebiyle sadece iki kere hastaneye götürüldüğünü, tedavisi için yurt dışından ithal edilecek ilaçlara ihtiyacı olduğunu, gerekli olan ilk ilacın kendisi Sincan’a getirildikten 5 ay sonra temin edildiğini, tedavisinin yeni bir aşaması için iki aydır yurt dışından getirilecek bir ilaç beklediğini, bu süreçte kontroller için hastaneye götürülmediğini, herhangi bir kontrol gerçekleştirilmediğini, bu durumu idareye sorduğunda “ilaç daha gelmediği için hastaneye götürülmesi gerekmediği” gerekçesinin iletildiğini, ilacın akıbeti hakkında soru sorduğunda sadece “Sağlık Bakanlığı ile yazışmalarını devam ettiğini, yazışmaların sonucunda Eczacılar Birliği’nden ilacın temin edileceği” cevabının verildiğini, ilacın temini için herhangi bir zaman aralığı verilmediğini, 2020'de aynı hastalıktan muzdarip iken Çapa Tıp Hastanesi'nde kaldığını, o zaman da bu ilacın temin edilemediğini, sağ gözünde %90 görme kaybı olduğunu, sol gözünde de bu hastalığın etkisini görmeye başladığını, okurken zorlandığını, hapishane koşullarının hastalığını tetiklediğini, kendisi hakkında son bir ay içerisinde 5 ayrı disiplin soruşturması açıldığını, eylemlere katılmadığı halde eylemler kaynaklı soruşturmalar olduğunu, kameralarda görüleceği üzere herhangi bir slogan atmadığını, kapı dövme eylemi gerçekleştirmediğini, yemek dağıtılırken yemek aldığını gösterdiği halde soruşturma açıldığını, bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu,
Mahpus U.O.; tutuklu olduğu halde YGC’ye nakledilerek ağırlaştırılmış müebbet koşulları altında tutulduğunu, aynı dosyadan tutuklu kişilerle beraber kalmak için idareye başvurduğunu, üç kişilik odalarda ortak alanı gören kameralar olduğunu, bu durumu kabul etmemesi sebebiyle ağır tecrit koşulları uygulandığını,
Mahpus A.H.A.; YGC tipi hapishanenin ağırlaştırılmış koşullarına karşı 22 gündür açlık grevinde olduğunu, daha önce pencerelerde bulunan iki kat şeklindeki sıkı tel örgünün üçe çıkarıldığını, bu katlı bariyer sisteminde dışarıdan koğuşa hava ve güneş ışığı girmesinin neredeyse mümkün olmadığını, dolayısıyla sürekli havasız ve güneş almayan bir ortamda bulunduklarını, bunun hem fiziksel hem psikolojik tahribatlara yol açtığını,
Mahpus Ö.Ç.; havasızlık nedeniyle virüs salgınının yaşandığını, hastalık sürecinde virüse yakalanan tüm mahpuslara sadece Aferin isimli ilacın verildiğini, başka bir işlem yapılmadığını, ayrıca bu virüse yakalanan 70 yaşındaki bir adli mahpusun durumunun ağırlaşarak hastaneye kaldırıldığını ve hastanede vefat ettiğini, spor dışında başka bir aktivitenin olmadığını, sporun da aslında spor yapmak için hiç elverişli olmayan koşullarda yapıldığını, mahpusların geneline açılan soruşturmaların sayısının arttığını, bu soruşturmaların adeta suç üreterek keyfi olarak açıldığını, geçen ay açılan soruşturma sonucunda 44 mahpusun yarısına hücre cezası diğer yarısına da bir ay ziyaretten yoksun bırakma cezası istendiğini, mektuplarına ve kitaplarına keyfi şekilde el konulduğunu,
Mahpus B.S., E.A., O.A.; sosyal aktivitelerin sayısının ve süresinin artırılması gerektiğini, radyonun idari gözlem kurulunun kararıyla satılmadığını, farklı suç gruplarından mahpuslarla aynı yerde kaldıklarını ve bunun provokasyona açık bir durum olduğunu, Ferhad Musa isimli mahpusun kameralar kapatılarak işkenceye maruz bırakıldığını, bir aydır eylemde olduklarını, kendilerine Kürtçe yazılan kitapların verilmediğini, mektuplara ulaşmakta sorun yaşadıklarını, hapishane idaresinin yönetmeliğe aykırı bir şekilde tutum geliştirdiğini, Türkiye vatandaşı olmayanların vasileri olmasına rağmen kargolarının “kantinde var” gerekçesiyle kendilerine temin edilmediğini, eylemlere katılmayan mahpuslara da soruşturma açıldığını, havalandırmaya çıktıklarında gardiyan sayısının anormal şekilde artırıldığını, kendilerini özellikle tahrik eden bir ekibin görevlendirildiğini, ayda üç kez olmak üzere sadece 1.5 saat spor yapabildiklerini, en temel yaşamsal hakların sağlanmadığını, hapishane koşullarına bir tepki olarak atölye çalışmalarına çıkmadıklarını, kantin taleplerinin çok az karşılandığını, takım formalarının amblem gerekçesiyle kendilerine verilmediğini,
Mahpus A.A.; YGC tipi hapishane koşullarına karşı 22 gündür açlık grevinde olduğunu, 55 kilograma düştüğünü, su, şeker ve B12 vitamininin verildiğini, hasta mahpus Ufuk Keskin’in beslenmesinin eksik ve sınırlı olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleriyle birlikte kaldığını ancak F tipi bir hapishaneye sevk edilmek istediğini, demir tel örgülerin çelikle kapatıldığını, 1.5 saat havalandırma hakları olmasına rağmen bu saatin güneşe denk getirilmediğini, hücrelerde havalandırmanın olmadığını, yerleştirilen kameraların yatak ve banyoyu da kayıt altına aldığını aktarmıştır.
Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde yapılan görüşmelerde;
Mahpus İ.A., M.N.Ö.; aynı suçtan yargılanan mahpuslarla bir arada kalamadıklarını, örgütlü suçtan hüküm giymiş olmalarının buna gerekçe yapıldığını; ancak başka örgütlü suçlardan ceza alan kişilerin aynı blokta ve artarda gelecek şekilde üç katta ya da iki katta kalabildiklerini, bu talebin sadece bir sosyal ilişki olarak ele alınmaması gerektiğini, güvenlik olarak da değerlendirilmesi gerektiğini, kafes teli diye tabir ettikleri tellerin tekrar takıldığını, bu tellerin güneşin de havanın da içeri girmesini engellediğini, YGC mimarisinin zaten insan yaşamına uygun olmayan yapısının bu uygulama ile eziyet haline dönüştüğünü, atölyeye 3 yıldır çıkarılmadıklarını, şimdi ise sadece 4 kişinin çıkarıldığını ve her iki kişiye bir gardiyan düşecek şekilde bu hakkın kullandırıldığını, spor, sohbet haklarından tam olarak yararlanamadıklarını, bu durumda aslında izolasyonun devam ettiğini, havalandırmanın sadece 1 saat olduğunu, yan yana kaldıkları 6 kişiyle birlikte çıkarıldıklarını ve havalandırma sayılmayacak bir kapalı alanda bu hakkı kullandıklarını, spor saati ve spor koşullarının bu hakkı kullanmak için yeterli olmadığını, kitap/gazete değişimi yapamadıklarını, bu maddi koşullarda bu durumun onları zorladığını, TV kanallarında çeşitliliğin az olduğunu, Evrensel, Yeni Yaşam gibi gazeteleri de alamadıklarından tek tip bilgiye maruz kaldıklarını, telefon hakkının başka hapishanelerde hafta sonu da kullandırıldığını; ancak burada izin verilmediğini, birçok kişinin mesai saatinde evde olmayan aile bireyleriyle görüşemediğini, zaten ailelerinden uzakta olan bu kişiler için bu durumun zorlayıcı olduğunu,
Mahpus K.A., M.B.; hastane sevklerinde sorun yaşandığını, sevk çıkmasına rağmen “jandarma gelmedi” denilerek hastane sevklerinin yapılmadığını, özellikle diş hekimi tedavilerinin çok aksadığını, camlarda çok sık tellerin olduğunu, daha önce sökülen teller yerine takılan yeni tellerin daha öncekilerden daha sıkı olduğunu, bu nedenle hücrelerin hava almadığını, çamaşır yıkandığında 1-2 günde kuruduğunu, koğuşların hiçbir biçimde güneş almadığını, farklı suç tiplerindeki mahpusların birlikte kaldıklarını, hakaret ve sataşmaların olduğunu, radyo verilmediğini, bazı gardiyanların provokatif yaklaşımları olduğunu, özellikle geceleri gürültü yaptıklarını, Kürtçe mektuplar yazıların çok geciktirilerek verildiğini, Zazaca mektupların ve yazıların hiçbir şekilde iletilmediğini, taahhütlü mektupların bandrol numaralarının talep edilmesine rağmen verilmediğini, gönderdikleri mektupların ulaşıp ulaşmadığını teyit edemediklerini, ziyaret saatlerinin sabahın çok erken saatlerinde olması sebebiyle uzak şehirlerden gelen görüşçülerin yetişemediğini, ziyaretçilerin girişte çok detaylı bir aramaya maruz kaldığını, zaman zaman çıplak aramaya varan aramalar yapıldığını, metal tabak verilmediğini, melamin tabağın sıcak yemek konulduğunda sağlığa zararlı bir hale geldiğini, kitaplarda kota sınırlaması olduğunu, ayda bir kitap değişim hakkı verildiğini, ancak bunun zaman zaman 2-3 ayı bulduğunu, yasaklama kararı olmamasına rağmen bir kısım kitapların yalnızca eğitim komisyonu kararı ile keyfi şekilde verilmediğini, bakanlığın yayınladığı listenin dışındaki dergilerin verilmediğini, listede bulunmayan fakat abone olmaları halinde hapishaneye alınacağı söylenen yayınların abone olunmasına rağmen verilmediğini, sosyal faaliyet ve atölyelere çıkarılmadıklarını, haftada 1 saat spora, 1.5 saat sohbete çıktıklarını, yalnızca dört kişinin yakın zamanda bağlama kursuna gitmeye başladığını, günde 1 saat havalandırmaya çıktıklarını, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almamış olanların ve tutukluların da bu şekilde havalandırmaya çıktıklarını, yemeklerin hijyenik olmadığını, kepçe ve kaşıkla dağıtılması gereken yemeklerin zaman zaman ellerle dağıtıldığını, hapishaneye şalvarın örgütsel kıyafet denilerek alınmadığını, bulaşık eldiveninin yasaklandığını, sandaletin yasak olduğunu, çok yoğun arama yapıldığını, ayda iki-üç kez arama yapıldığını, en ufak bir hak talebinde dahi disiplin cezası verildiğini, herhangi bir uygulamanın neden yapıldığını sormanın dahi disiplin soruşturması açılmasına neden olduğunu, itiraz edilmesi halinde de infaz hakimliğinin lehe kararlar vermediğini, televizyonda çok kısıtlı kanal olduğunu, muhalif kanalların verilmediğini, tasarruf tedbirleri nedeniyle diyet yemekleri ve iaşelerinin kısıtlandığını, hapishane idaresine yazdıkları dilekçelere cevap alamadıklarını, ilaçların ayda bir kez verildiğini, erken bitmesi halinde aynı ay içinde yenisinin verilmediğini, koridorların ve havalandırmaların çok pis olduğunu ve mahpuslar tarafından temizlendiğini, kantindeki ürün çeşitliliğinin çok az olduğunu, hem beslenme hem de kırtasiye ürünlerinin çeşitliliğinin az ve kalitesiz olduğunu, fahiş fiyatlara satıldığını,
Mahpus S.Y.; 77 yaşında ve ciddi sağlık sorunları olduğunu, bu sağlık sorunlarına ilişkin tedaviye ulaşamadığını, 2017 yılından beri yaklaşık 8 yıldır tutuklu olduğunu, bu süreçte sürekli olarak rahatsızlıklarının arttığını, sağlık kurumlarına geliş-gidişler sırasında jandarma baskısı yaşandığını, gözlerinde katarakt sorunu olduğunu, buna ilişkin kontrole gönderilmediğini, safra kesesi rahatsızlığının bulunduğunu, ancak ağzından kan gelince ceza infaz kurumu yönetiminin doktora çıkmasına izin verdiğini, tüberküloz hastası olduğunu, düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerektiğini, 8 senedir diş rahatsızlıklarının bulunduğunu, diş tedavisine erişemediğini, prostat hastası olduğunu, saat başı tuvalete çıkma ihtiyacı hissettiğini, bu nedenle 6-8 saatlik sürelerde ring aracının içinde oturur vaziyette kelepçeli olarak bekletilmesinin mümkün olamayacağını, aynı zamanda geçmişte hepatit-B tanısı aldığını, 6 ayda bir mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini, düzenli olarak çok sayıda ilaç kullandığını, ilaçlara erişim sorunu olmadığını, yaşı nedeniyle D vitamini eksikliği yaşadığını, düzenli olarak güneşe çıkmak istediğini, ancak tek kişilik hücrede tutulduğunu, güvenlik gerekçesiyle geçtiğimiz aylarda camlara alüminyum telin içinden geçecek şekilde kaplama işlemi yapıldığını, bunun güneş görmesini iyice engellediğini, ceza infaz kurumu içinde çoğu kez aşağılayıcı muameleye tabi tutulduğunu, aslında sistemin bu aşağılamayı yarattığını, her görüşe gelirken 4 defa ayakkabılarını çıkarmak zorunda bırakıldığını, 77 yaşındaki bir insana bunun yapılmaması gerektiğini, sağlık hakkına erişim sorununun doktorlardan ve sağlık çalışanlarından ziyade askerden kaynaklandığını, hapishanedeki yemeklerin malzemelerinin çok iyi olduğunu ancak kullanılan kötü ve kalitesiz yağ sebebiyle yemeklerin yenemeyecek kalitede çıktığını, çocuklarına bir zarar gelmesini istemediği için pek çok kez şikayetçi olduğu konuları resmi şikayete dökemediğini, bu yaştan sonra hayattan bir beklentisi olmadığını, hayatının son zamanlarını torunlarıyla birlikte geçirmek istediğini, bunun da insan haklarının bir parçası olduğuna inandığını aktarmıştır.
HAPİSHANE İDARESİ İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERE DAİR NOTLAR VE DEĞERLENDİRMELER
Yüksek Güvenlikli 1 Nolu Hapishanesi Birinci Müdürü ile yapılan görüşmede mahpuslar tarafından heyete iletilen hak ihlalleri ve gözlemler paylaşılmıştır.
Birinci Müdür özetle; atölye ve kursların olmamasının hapishanedeki genel sorunlarından biri olduğunu kabul etmiş ve çözmek için girişimlerde bulunduğunu; ancak kursların Halk Eğitim Merkezi tarafından veriliyor olması sebebiyle kendilerinin elinden talep etmek dışında bir şey gelmediğini, Kürtçe yayınlarla ilgili kendi idaresinden önce çok sorunlar yaşandığını; ancak kendisinin “yabancı dillere” karşı hassas olduğunu, sakıncalı olmaması koşuluyla tüm dillerdeki yayınların kabul edildiğini, “kafes teli” diye tabir edilen tellerin Adalet Bakanlığı talimatıyla yapıldığını ve kendilerinin müdahale edemeyeceklerini, aynı suç türünden ceza alan kişilerin aynı modüllerde kalması talebinin güvenlik gerekçesiyle kabul edilemeyeceğini ifade etmiştir.
Yüksek Güvenlikli 2 Nolu Hapishanesi İkinci Müdürü ile yapılan görüşmede mahpuslar tarafından heyete iletilen hak ihlalleri ve gözlemler paylaşılmıştır.
İkinci Müdür özetle; YGC koşullarının mahpusların tutulma standartlarına uygun olmadığını kabul ettiğini, “kafes teli” diye tabir edilen tellerin genel yüksek güvenlikli hapishane uygulamasından kaynaklandığını, hastane sevklerine ilişkin sorunların kendilerinden kaynaklanmadığını, bu durumun jandarma organizasyonu ve açık cezaevindeki araç sayısıyla alakalı olduğunu, tüm hapishane toplantılarında bu hususun dile getirildiğini; ancak halen çözüm bulunamadığını, Kampüs Hastanesi’ndeki sağlık görevlilerinin kadrolu olmadığını, belirli saatlerde burada olduklarını, bu sebeple Kampüs Hastanesi’nin de tam anlamıyla ihtiyaca cevap olamadığını, plastik çatal ve malzeme için belirtilen sorunları çözmeye çalışacaklarını, kurslar için Halk Eğitim Merkezi ile sorun yaşadıklarını; ancak bu sorunun çözümü için de yapabilecekleri bir şey varsa uğraşacaklarını, açık görüş olduğu hafta kullandırılmayan sosyal haklar için yapabilecekleri bir şey olmadığını, personel sayısının az olduğunu, personel kaydırması yapamadıklarını, tutuklu ve süreli hapis cezası olan kişilerin burada kalmaması gerektiğini en başından beri dile getirdiklerini; ancak bu kişilerin buraya gönderildiklerini, hasta mahpus Sabri Yavuz için daha önce 3 kişilik odada tutulma koşulları sağlandığını, durumunu bildiklerini, ehemmiyet gösterdiklerini ifade etmiştir.
İkinci Müdürün sivil toplum örgütlerine, vekillere ve iletilen sorunlara yaklaşımının şeffaf, olduğu; ancak sorunların birçoğunun sistem ve genel uygulamalardan kaynaklanması sebebiyle çözüm noktasında anlamlı bir mesafe katedilemediği görülmüştür. Devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri kapsamında birçok meselenin çözüm noktasının merkezi otorite olarak gösterdiği görülmüş; bu durum ise bu haliyle mahpusların sorunları “çözümsüz mü kalacak” sorusunu akıllara getirmiştir.
SİNCAN HAPİSHANESİNDE BULUNAN KAMPÜS HASTANESİNE DAİR GÖZLEM VE BU BAĞLAMDA SAĞLIK HAKKINA ERİŞİME DAİR BAZI TESPİTLER
Hapishane Kampüs Hastanesinin, Entegre İlçe Devlet Hastanesi yapı ve kapasitesinde olduğu ve birçok branşta hizmet verildiği; ancak sağlık hizmetinin Sincan Eğitim Araştırma Hastanesi’nden haftanın belli günlerinde geçici olarak görevlendirilen uzman hekimlerle sürdürüldüğü tespit edilmiştir. Entegre İlçe Devlet Hastanesi yapısında ve kapasitesinde olan bir Kampüs Hastanesinde kadrolu hekim görevlendirmesinin olmamasının ise hastanenin işlevsizleşmesine sebep olduğu değerlendirilmiştir.
Örneğin; mahpusların birçoğu dişleri ile ilgili ciddi sağlık problemi bulunduğunu, hatta 1 yıldır diş hekimine muayene olamadıklarını ifade ederken, Kampüs Hastanesi’nde 3 adet Diş Polikliniği bulunmasına rağmen mahpusların diş tedavisine erişememesinin temel sebeplerinden biri, fiziki olarak yeterli olan hastanede hizmet sunumu için gerekli kadronun olmamasıdır.
Kampüs Hastanesi’nde yapılan fiziki gözlem sırasında kelepçeli muayene yapıldığı; ayrıca hasta mahpuslarla birlikte infaz koruma memurlarının da içeride bulunduğu gözlenmiştir.
İdareyle yapılan görüşmelerden ise hasta sevklerinde yaşanan iptallerin, infaz koruma memuru, jandarma personeli sayılarındaki eksiklik ve ring araçlarının yetersizliğinden kaynaklandığı anlaşılmış olup; anılan sorunun tek başına hapishane idaresi inisiyatifi ile çözülemeyeceği, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı iş birliği ile bu sorunun ivedi olarak çözülmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
MAHPUS BEYANLARI, KAMPÜS HASTANESİ GÖZLEMİ VE İDARE İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERDE TESPİT EDİLEN HAK İHLALLERİ
SONUÇ VE ÖNERİLER
Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuat, mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.
Mahpus beyanları değerlendirildiğinde; Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerindeki uygulamaların 1987 Avrupa Cezaevi Standart Kurallarına aykırı olduğu tespit edilmiştir. Standart Asgari Kuralların 1. Maddesinde; "Hürriyetten yoksunluk, insana saygıyı sağlayıcı maddi ve manevi koşullarda ve bu kurallara uygunluk içerisinde gerçekleştirilecektir." denilmektedir. Kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılması zaten bir cezalandırma olduğu için ayrıca tutulma koşulları ile ikinci kez cezalandırmaya maruz bırakılması açıkça yasaklanmıştır.
Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerinde sportif, kültürel ve sosyal faaliyetler engellenerek mahpuslar sosyal izolasyona tabi tutulmaktadır. Bu uygulamaların hukuki dayanağının olmadığı ve keyfi uygulamalara dayandığı açıktır. Ancak en önemlisi Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerinde sosyal izolasyona duyusal izolasyonun eşlik etmesidir. Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin genelinde karşılaşılan fiili tecrit hali Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerinde de kalıcı bir rejim haline gelmiştir.
Mahpusların tek kişilik odada tutulmaları, havalandırmalarının ortak olmaması, diğer odaların uzak bloklarda bulunması, havalandırma saatlerinin kısıtlanması ve tek kişi havalandırmaya çıkarılmaları sistematik bir tecrit uygulaması anlamına gelmektedir. Mahpuslar gece-gündüz tekli odalarda tutulmaktadır. Odalar, mahpuslar için yalnızca uyumakla sınırlı olmayan, tüm yaşamlarının geçtiği mekânlara dönüşmüştür. Bu da fiilen bir tecrit uygulamasına yol açmaktadır.
Nitekim yüksek güvenlikli hapishaneler, sadece Sincan Kapalı Hapishane Kampüsünde değil diğer şehirlerde de aynı ihlallerle gündeme gelmekte ve bu ihlallerin yerel bir idari sorun olmaktan öte bütüncül bir politikaya dayandığı anlaşılmaktadır. Soyut gerekçelere ve iddialara dayanan idari gözlem kurul kararları ile evrensel insan hakları ve infaza hâkim olan temel ilkelerin yanı sıra pozitif, güncel mevcut hukukun da yok sayılarak tecrit sisteminin sistematikleştirilmesi ve yerleşik hale getirilmesi söz konusudur.
Böyle bir sistemde, insan onuru birkaç yönden ihlal edilmektedir. Tecridin süresinin ötesindeki sonuçları, insanlarla temastan mahrum edilmekten başlayarak işkence ve kötü muamele riskinin artması ve mahpusların ruh sağlığı hakkının ihlal edilmesine kadar ilerlemektedir. Yaşanan intiharların tek kişilik hücrelerde meydana gelmiş olması, hem tecrit halinin ruh sağlığında yarattığı etkiyi ortaya koymakta hem de mahpusların tek başına tutulmaları sebebiyle fiili işkence ve kötü muamele riskine açık hale getirilerek şüpheli ölümlerin arttığını göstermektedir.
Bu sebeple yaşanan hak ihlallerinin, idarenin keyfi ve hukuk dışı uygulamalarının, takibi ve ispatı mümkün olmayan haksız ve yer yer suça konu fiillerin açıkça kötü muamele ve işkence yasağının ihlaline vücut verdiği görülmektedir. İşkence ve kötü muamelenin varlığı için illa fiziksel bulgulara ihtiyaç yoktur. Mahpuslara uygulanan tecrit politikasının, sosyal ve duyusal izolasyonun kısa ve uzun vadedeki ruhsal sonuçları buna işaret etmektedir. Ayrıca tecrit politikasının insan hayatında yarattığı geri dönülmez zararları değerlendirdiğimizde ise intikamcı bir infaz anlayışıyla karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
Bu kapsamda; duyusal, sosyal ve fiziksel tecride sebep olan kötü muamele ve işkence yasağı ihlalinin, sağlık hakkı ihlalinin, haberleşme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ihlalinin yaşandığı Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerindeki hak ihlallerinin sonlandırılmasına yönelik önerilerimiz aşağıda yer almaktadır:
Sonuç olarak, yüksek güvenlikli hapishanelerde sistematik olarak uygulanan duyusal, sosyal ve fiziksel tecride son verilmesini, mahpusların beyanlarında ve başvurularında belirttikleri tüm hak ihlallerinin sonlandırılmasını, insan onuru ile bağdaşmayan uygulamalardan vazgeçilmesini, mahpusların dilekçelerinin ve mektuplarının ilgili muhataplarına gönderilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, mahpusların özel yaşamlarına saygı gösterilmesini, kelepçeli muayene uygulamalarına son verilmesini, sağlığa erişim haklarının sağlanmasını ve insan onuruna yaraşır bir yaşam tesis edilmesini bekliyor ve tüm idari yöneticilerin, personelin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve ilgili Bakanlıkların ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmesini ve sorunları ivedilikle çözmesini talep ediyoruz.